DÜNYA MİRASI LİSTESİNDE
Kars’a 42 km. uzaklıkta bulunan Ebu’l Manuçehr Camii, Ani Arkeolojik Alanı’ndaki diğer anıtsal eserlerle birlikte 2016 yılında UNESCO Dünya Kültürel Miras Listesi’ne girdi. Günümüze yıkılmadan ulaşabilmeyi başaran cami, Anadolu’daki en eski Selçuklu eserlerinden biri olarak biliniyor. Dikdörtgen planlı iki katlı yapının tavanı zengin Selçuklu motifleri ile süslü. Caminin 99 merdivenli minaresinin gözcü kulesi olarak da kullanıldığı belirtiliyor.
BİLİNİRLİĞİ ARTACAK
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda faaliyetlerini yürüten Serhat Kalkınma Ajansı, caminin gelecek nesillere aktarılması, ulusal ve uluslararası çapta bilinirliğinin artması için kolları sıvadı.
İKİ GENEL MÜDÜRLÜK ÇALIŞTI
Bu kapsamda geçmiş yıllarda da bazı restorasyonlardan geçen caminin tam anlamıyla ayağa kaldırılması için Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü çalışmalara başladı.
İMZALAR TAMAM
Çalışmaların sonuçlanmasının ardından Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Barış Yeniçeri ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Gökhan Yazgı arasında projelendirme ve restorasyon uygulamaları için protokol imzalandı. İmza törenine Kars Valisi Türker Öksüz, eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, Kars Milletvekili Ahmet Arslan, AK Parti Kars Milletvekili Yunus Kılıç katıldı.
İNANÇ TURİZMİ İÇİN ÖNEMLİ
Törenin ardından açıklama yapan Vali Öksüz, restorasyonun kısa sürede tamamlanmasını hedeflediklerini belirterek, “Bu bizim için inanç turizmi gelişmesi ve ilimizin ulusal ve uluslararası çapta bilinirliğinin artması yönünde de çok önemli bir adım olacak.” dedi.
ECDAT YADİGARI
Eski Bakan Arslan, “Ecdat yadigarı bu kadar değerli bir eserimizin gün yüzüne çıkarılması konusundaki gayret nedeni ile mutluyuz. Kısa zamanda restore edilerek burada namaz kılınacak hale gelmesi de hepimizin hasretle beklediği bir durum.” diye konuştu.
VEFA GÖSTERGESİ
Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Yeniçeri, bölgeyi geçen yıl ziyaret ettiğini hatırlatarak, şunları söyledi:
Bir an önce burayı ayağa kaldıralım. Ezan okunabilir namaz kılınabilir hale getirelim diye karar aldık. Serhat Kalkınma Ajansımızın önemli potansiyel başlıklarından biri de turizm. Burayı Anadolu’ya yurt yapanlara bir vefa göstergesi olarak Anadolu’daki 26 kalkınma ajansımızın emeği ve iş birliği ile ayağa kaldıralım istiyoruz. Tüm kalkınma ajanslarımızla beraber Anadolu’yu temsilen her biri ile imece usulü burayı ayağa kaldırmak istiyoruz. Burası 5 bin yıllık ören yeri ve burada gün yüzüne çıkmış 23 eser var. Biz bunu bir kolyeye benzetiyoruz. Her biri bir yakut, zümrüt, elmas.
BAKANLAR TALİMAT VERDİ
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yazgı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın talimatlarıyla çalışmalara başladıklarını kaydederek, “Biz de hızlı bir şekilde hizmete açma arzusu içindeyiz.” dedi.
SELÇUKLU MİMARİSİ
Ani Ören Yeri Kazı Başkanı Dr. Muhammet Arslan, cami minaresinin “Kufeki” adı verilen yöreye özgü bir taş ile inşa edildiğin ifade ederek, “Caminin iç mekanı kıbleye dikey üç sahanlı olarak inşa edilmiş ve her sahanın üzerinde karelere bölünerek tonoz örtüler meydana getirilmiş. Bu tonoz örtülerde Selçuklu mimarisini yansıtan süslemeler yer almaktadır.” bilgisini verdi.
KAYIP KİTABE
Dr. Arslan şöyle devam etti: Camimizin batı cephesinde kayıp bir kitabemiz var. Maalesef günümüze ulaşamamış. Ne zaman kayıp olduğuyla ilgili bir bilgi de mevcut değil. Bu kitabede caminin Alpaslan oğlu Sultan Melikşah’ın emri ile yerel emirlerden olan Ebu-l Menucerh tarafından yaptırıldığı yazılı.
KÜLTÜRLERİN BULUŞMA NOKTASI
Türkiye- Ermenistan sınırında yer alan Ani Arkeolojik Alanı, Erken Demir Çağından 16’ncı yüzyıla kadar sürekli bir yerleşim yeri oldu. İpek Yolu üzerinde bulunan alan, Orta Çağ’ın şehircilik ve mimari açısından çok kültürlü özelliğiyle dikkat çekti. Ermeni, Gürcü, Bizans ve Selçuklu kültürlerinin buluşma noktası olan Ani’de kilise, cami, manastır, kervansaray, hamam, köprü, değirmen gibi 23 tescilli anıt yapı bulunuyor. Ani ayrıca, yıkılarak toprak altında kalmış birçok sivil mimarlık örneğine de ev sahipliği yapıyor.